Gezmek ve yeni yerler görmeyi kim istemez? Hele de bir karavan eminim hemen herkesin hayalidir. . Önce (2009'da) otomobille 8 ülkeyi kapsayan bir geziye çıktık. 2012 Haziran ayında da hayalimizdeki karavana kavuştuk ve ilk gezimizi Yunanistan'a yaptık. Temmuz 2009'da otomobille Avrupa ülkelerine yaptığımız 24 günlük seyahatin notlarını yazmıştım önce. Karavanımıza kavuştuktan sonra Yunanistan'da 12 gün karavanla gezdik.2013 Haziran-Temmuz aylarında da 40 günlük Avrupa turuna çıktık.
Bu Blogda Ara
2 Ağustos 2009 Pazar
BU YALAN DÜNYAYA BEN NİYE GELDİM?
Deniz Feneri'nden sonra kıyıda yürürken, limanın hemen yanında bir semt pazarı dikkatimizi çekti. Türkiye'deki pazarlar gibi hem meyve-sebze hem de ucuz giysiler satılan bir pazar. Pazarı gezerken, yanık sesli bir adamın türkü, mani karışımı bir şeyler söylediğini duyunca o tarafa yöneldik. Bir "Esmer vatandaş" Türkçe olarak, avazı çıktığınca ve de en acıklı haliyle yanık bir mani söyleyerek dileniyordu. Önündeki kartona Yunan alfabesiyle bir şeyler yazmıştı. Ama dilenirken Türkçe maniler, türküler söylüyordu. Yalnızca bir dizesini hatırlıyorum: Bu yalan dünyaya ben niye geldim. Dönüp dolaşıp, aynı maniyi söylüyordu. Balkanlar'da çok sayıda çingene olduğunu biliyordum. Ama bu çingene Türkçe biliyor, Türkçe dileniyordu. Ana dili Türkçe miydi, yoksa Türklerin daha merhametli olduğunu bildiğinden midir bilemem ama esmer vatandaş Türkçe dilenmeyi tercih etmişti. Pazarda tüccarların yanı sıra köylüler de kendi yetiştirdikleri ürünleri satıyorlardı. Bir Yunan pazarcı bağırıp çağırıp, müşteri toplamaya çalışırken Ahmet espriyi patlattı: Pazarcı (Batan geminin malları bunlar. Ablalarım, abilerim aynısını ben evimde de giyiyorum) diyor diye sözüm ona Yunan pazarcının söylediklerini tercüme etti. Pazarın ardından sahilde biraz daha yürüyüp, bir kaldırım kafesine oturduk. Garson kız telaşla bir oraya bir buraya koşuşturuyor ama bize bakmıyor, göz göze gelmemeye çalışıyordu. Vereceğimiz sipariş onun iş yükünü artıracaktı elbette. Neyse, istemeyerek de olsa masamıza geldi ve hemen siparişlerimizi almaya kalktı. Biz önce bir menü getir, bakalım dedik. Menü geldi ama yalnızca Yunan alfabesiyle yazılmıştı. Fiyatları da görünce iştahımız kaçtı. Bir şey içmeden kalktık. Zaten otomobilimiz de oturduğumuz masanın hemen yanındaydı. Otomobile binip, Komotini'ye (Gümülcine) doğru yola çıkmaya karar verdik. Yolda, İstanbul'daki baldızımın, "yolluk" niyetiyle bizim için hazırladığı yaprak sarmalardan birer ikişer atıştırarak açlığımızı bastırdık. Amacımız sahilden gitmekti ama bir süre sonra navigasyon bizi yine otoyola yönlendirdi. Akşama Selanik'e ulaşmak zorunda olduğumuzdan hemen otoyola girdik.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder