Bu Blogda Ara

22 Mart 2013 Cuma

BERLİN'DE İKİNCİ GÜN (DUVAR VE CHECKPOINT CHARLIE)



EAS SIDE GALLERY (YA DA DUVARIN AYAKTA KALAN KISMI)

Berlin gezimizin ikinci gününe kısa notlar ve fotoğraflarla devam ediyorum. Berlin duvarındaki Türklere ait gecekonduları ziyaretin ardından, Berlin Duvarı'nın ayakta kalan bölümünü gördük. Bir önceki gün, Schönefeld Havaalanı'ndan Alexanderplatz'daki otelimize giderken, polisin, eylem nedeniyle yolu kapattığını ve yolumuzun bir miktar uzadığını yazmayı unutmuşum. Bunun nedeni, Türk televizyonların haber bültenlerinde de yer aldığı gibi, Berlin Duvarı'nın kalan bölümünden bir bölümünün daha, evsizlerin işgal ettiği eski apartmanlarla birlikte yıkılarak, yerine rezidans tipi yüksek binaların yapımı projesini protesto eylemiydi.

Berlin Duvarı'nın ayakta kalan bölümündeki tabela.

9 Kasım 1989'da yıkılan ve Şubat 1990'dan itibaren, dünyanın dört bir yanından gelen ressamlar tarafından 106 duvar resminin yapıldığı halen 1300 metrelik bölümünün ayakta kaldığı, East Side Gallery'nin (Mahlenstrasse) bir bölünün yıkılmasına, başta bu bölgedeki anarşistler olmak üzere çevreciler, doğa ve kültür korumacıları karşı çıkıyor. Daha önce de sözünü etmiştim. Doğu ile Batı Berlin'i ayıran duvarın bulunduğu semti 1989'dan önce yalnızca göçmenler (Çoğunluğu Türk) tercih ediyordu. Duvar yıkılınca kentin tam ortasında kalan bu bölgedeki emlak fiyatları ve kiralar giderek arttı ve bölge Berlin'in en gözde yerlerinden biri haline geldi. Elbette kapitalist sistemde rant hep önde gelmiştir. Duvarın -şimdilik- bir bölümünün yıkılması girişimi de ranta karşı gelememekten olsa gerek.
Duvar graffiti ve resimlerle bezenmiş.
East Side Gallery'nin bulunduğu caddenin yol kenarları tamamen otomobillerle dolu dolu. Otomobili park edecek bir yer yok. Osman, aracı kısa süre duraklatınca, duvarın önüne geçip, bir kaç fotoğraf çektirme fırsatı bulduk. Sonra yola devam.

Duvarın önünde anı fotoğrafı çektirmemek olmaz


Duvar çevresindeki inşaat faaliyetlerini kule vinçlerden anlayabiliyoruz

Oldum olası çok bayılırım graffitilere. Keşke Türkiye'de de yapılsa
Şimdiki hedefimiz Checkpoint Charlie... Yani Berlin Duvarı'nın, kontrol noktalarından en ünlüsü. Burayla ilgili de daha önce bilgi aktarmıştım. Burayı ziyaretimiz, daha önce görmeyen eşim ve arkadaşlarımızın görmesini sağlamak için. Klasik olarak,  kontrol noktasında temsili nöbet tutan askerlerle fotoğraf çektireceğiz. Fotoğraf başına bahşiş tarifesi 2 Euro. Peki nöbet tutan bu askerler kim? Gerçekten asker mi bunlar?


Kontrol noktasında nöbetçi askerlerle

Değil tabii. Bunlar, (Bazen biri kadın olabiliyor), buradaki turistik ziyaretlerden ekmek yiyen Alman vatandaşları. Aşağıdaki fotoğrafta sağ taraftaki askere dikkatli bakın. Bu asker aslında Türk ama nedense bunu gizleme gereği hissediyor.
Bu kez ben geçiyorum askerlerin yanına

Hem Türk olduğunu gizliyor ama hem de merakına yeniliyor. İngilizce konuyup, nereli olduğumuzu soruyor. Türkiye'den geldiğimizi öğrenince sözüm ona tepki vermemeye çalışıyor ama mimiklerinden Türk olduğunu açığa veriyor. Sanki O'nun Türk olduğunu fark ettiğimizde bahşişini vermeyeceğiz. Bence böyle düşünüyor.

Bu arkadaşın Türk olduğunu ama gizlemeye çalıştığını fark edince eğlenmek de bana düşüyor. Bir kaç denememden olumlu yanıt alamayınca, sözüm ona, eşimle konuşuyormuş gibi yapıp, "Askerin omzuna da kuş pislemiş" diyorum ve Türkçe söylediğim bu sözlere ister istemez tepki veriyor ve Türk olduğunu bu kez kesinlikle anlıyoruz. Neyse, bahşişlerini eksik etmedik ve gönüllerini aldık.

Şimdi nereye?

Hemen yakında, İranlı sanatçı Yadigar Asisi'nin "Mauer" (Duvar) adlı üç boyutlu sergisi. Bu bölümün üstlerinde, Bergama Müzesi konusunda Fatih Bey'in (Tifa) katkı koyduğu kısımda sözünü ettiği Yadigar Asisi, Check Point Charlie'nin hemen yanına, dev bir silindir şeklinde. (Hani, petrol ya da doğalgaz dolum tesisi olur ya aynen öyle ve yaklaşık o boyutta) içi 360 derecelik üç boyutlu bir Duvar sergisi açılmış. Ses ve ışık efektleriyle oluşturulan bu eseri görebilmek için 10'ar Euro bilet ücreti ödedik. (Ben yine basın kartı sayesinde ücretsiz girdim.)

Duvardan özenle kesilip, sergilenen graffitili parçalar

Girişte oluşturulan beyaz duvar. Yazılan mesajlardan boş yer kalmamış. Ziyaretçiler mesajlarını yazsın diye de onlarca kalın uçlu boyalı keçe kalem konulmuş ama çoğu bitmiş ya da mürekkebi azalmış. Biz de geldiğimiz şehrin adını ve ismimizi yazdık.

Asisi'nin sergisinde beyaz bir duvar ziyaretçilerin yazmalarına ayrılmış.

Biz de adımızı ve geldiğimiz ülke ve şehri yazdık.

Silindirin iç çeperindeki fotoğrafların üzerine yapılan resim, ses ve ışıkla birlikte insanda gerçeklik duygusu uyandırıyor. Duvarın her iki yanının resmedildiği müze ziyaretimiz 1 saatten fazla sürdü. Daha sonra bu sergideki resmin bir kesitinin yer aldığı sokağA da gittik yerinde gördük.

Bu bölüm elbette Batı Berlin'den. Çünkü Shell Batı'ya ait bir şirket

Gerçeklik hissi veriyor

Parmağın uç kısmında yeşil kalemle "Bünyamin" yazısını görebiliyor musunuz?

Müzenin çıkışına konulan ziyaretçi defterine de imzamızı attık. Nedense, bizimle olmasalar da çocuklarımın da isimlerini yazmak geldi içimden. Onlar görmedi bu müzeyi ama görmelerini isterdim.

Deftere TOKMAK ailesinin adını yazdık ve imzaladık


Hiç yorum yok: