Bu Blogda Ara

7 Ağustos 2013 Çarşamba

KARAVANLA 40 GÜNDE AVRUPA TURU (2)








İLK DURAK PLOVDİV

23 Haziran 2013 Pazar günü,, Bulgaristan'a açılan Kapıkule Sınır Kapısı'ndayız. Telefonla görüşüp, tura birlikte çıkmaya karar verdiğimiz, İstanbul'da randevulaşıp da. tanışmayı sınır kapısına bıraktığımız Yavuz-Havva çiftinden önce Kapıkule'deyiz. Pasaport kontrolünden sonra, gümrüğe girmeden araç sigortamızı yaptırmak için Turing Kurumu'nun kapısındayım. Ama Turing sigorta işini başka bir firmaya havale etmiş. Karavanı gümrüksüz bölgede bırakıp sigıorta şirketinin peşine düştüm. Sigorta şirketinin bürosunu ararken polis merkezine düştü yolum. Polis memurları meşguldü ama büroda bir aile oturuyordu. Meğerse işlemleri yaptırıp Free Shop'ta oyalanırken, otomobillerinde ne var ne yok çaldırmışlar.

İlk şok.

Demek ki, polisin, gümrükçülerin olduğu böyle korunaklı bir bölgede bile hırsızlık olabiliyor. Adamcağızlar Türkiye'ye tatile geliyor ama pasaportları, paraları ne var ne yok çalnıyor. Ne kötü, ne zor bir durum.

Neyse, sigorta şirketini buluyorum. Yeşil Sigorta ya da Green Card denilen sigorta 2 aylığına 657 TL ödedim. Bu sigorta araç için. Kasko falan değil. Avrupa ülkelerinde ola ki bir kaza yaptınız ve başka araçlara zarar verdiniz, bu sigortadan karşı tarafın zararı karşılanıyor. Sizin aracınızdaki hasarı kapsamıyor bu sigorta.

Avrupa'da geçerli sağlık sigortası da yaptırmak istiyorum. Ama sigortada çalışan genç, şifrelerin değiştiğini, sisteme giremediğini söylüyor. Günlerden pazar. Diğer çalışanlar izinli,. Bir kaç kişiye telefonla ulaşıyor ama sorun çözülemiyor. Hayatımızda ilk kez sağlık sigortası olmadan yşurt dışına çıkmak zorunda kalıyoruz. Hastalansak, kaza geçirsek sıkıntı...

Demek ki, sınır kapısına gitmeden seyahat sağlık sigortasını yaptırmak gerekiyor. Bu da bize ders olsun.

Sigorta işlemim bittiği anda, Yavuz Bey giriyor içeri. Tanışıyoruz.. O da işlemini tamamladıktan sonra Duty Free'de vakit geçiriyoruz. 2'şer şişe rakı alıyoruz. Keyifli akşamlarda demlenmek için. Küçük alışverişler yapıldıktan sonra Bulgaristan Gülmrüğü'ndeyiz. Kolaylıkla ve kısa sürede geçiyoruz.

Artık Bulgaristan'dayız. İlk hedef Plovdiv. Türk öğrencilerin üniversite okumak için geldiği, Osmanlı izlerini taşıyan Plovdiv'e giderken, geniş ayçiçeği tarlaları gözümüze çarpıyor. Telsizden haberleşip, yol kenarında duruyoruz fotoğraf çekmek için.

Plovdiv yolunda geniş ayçiçeği tarlaları. 

Sonra yola devam. Kente girdiğimizde Yavuz Bey önden gidiyor, navigasyondan gözüne kestirdiği bir sokağa dalıyor ve güzel bir park yeri buluyor. Gecelemeyi burada yapıyoruz.

Ertesi sabah kenti keyfe çıkıyoruz. Önce tarihi eski kent merkezi... Yürüyerek giderken, kısa sürede eski şehri buluyoruz. Sokaklarda dolaşırken dikkatimi gayet güzel korunmuş eski yapılar,. kiliseler çekiyor. Mahalle arasında bir de semt pazarına rastlıyoruz. Hanımlar hemen pazara giriyor. Biraz alışveriş. Sebze-meyve... Fiyatlar gayet uygun.

Ardından kent merkezi. Lüks mağazaları geçtikten sonra büyükçe bir parka rastlıyoruz. Ağaçlar belki de 100 yaşında. Park heykellerle süslü.

Çok yaşlandığı için kesilen ağaçların kökü biraz yüksekte bırakılmış, kanepe gibi kullanılıyor. Güzel bir düşünce.
Gezimiz gülerek başladı. Umarım hep bölge gülerek sürer.




Hiç yorum yok: