Bu Blogda Ara

15 Ağustos 2013 Perşembe

KARAVANLA 40 GÜNDE AVRUPA TURU (7)

RÜŞVET SONRASI, MORAL MOLASI

Rüşveti verdik, rahatladık. Yola devam. Yine otobana çıkmadan, seyrediyoruz. Saat 15.00 civarında Yavuz Bey, telsizden anons etti. Bir nehrin üzerinden geçiyorduk, köprüden hemen sonra sağ tarafın çok güzel olduğunu fark etmiş, oraya dönelim dedi. Kabul ettim. Ne de iyi etmişiz. Zaten Yavuz abinin gözleri şahin gibi. Hem karavanı kullanıyor, hem de yol kenarında ne var ne yok, radar gibi tarıyor. Mesela, depolara su mu doldurmamız gerekiyor, yolda giderken, nerede çeşme varsa anında görüyor.

Geldiğimiz yer Srbobran.

K45.5356899
D19.7902066

Konakladığımız yerin hemen yanında Roda Market var. Nehrin tam kıyısına indik. Uygun otopark, otoparkın hemen önü nehir kıyısına kadar ağaçlık ve çim. Nehir kıyısında küçük tekneler bağlanmış. Kıyıdan oltayla balık avlayanlar var. Ayrıca, akşamki küçük çaplı bir festival için stantlar kurulmuş. Çeşitli yiyecek ve alkol satılıyor, ayrıca bir konser için hazırlık yapılıyor.

Karavanları park ettik. Masaları da çıkardık. Bu gece buradayız.

Keyfimiz yerinde

Harika bir konaklama alanı seçmişiz.

Nehrin kıyısındta kayıklar

Karavanlarımız ağaçların hemen arkasında


SIRBİSTAN'DA ANTALYA USULÜ PİYAZ

Ahmet Yiğit'le Antalya uzulü tahinli piyaz yapmak üzere, ta Edirne'deyken hazırlık yapmış,. üzüm sirkesi, kuru fasulye, tahin almıştık. Sarımsak, yumurta zaten var. Bir gece önceden ıslatıp haşladığımız kuru faslyeye, haşlanmış ve doğranmış yumurta, maydanoz, domates, soğan ilave ettikten sonra, ezilmiş sarımsak, sirke ve tahinle hazırladığımız özel sosu da kattık ve nefis Antalya piyazı hazırlandı.



Yavuz Bey ile Havva Hanım da beğendi. Piyazla karnımızı doyurduktan sonra, önce Ahmet Yiğit ile Yavuz Bey bir tavla maçı yaptı. Acemi tavlacıyı bulunca Yavuz Bey zorlanmamış. Ardından masaya ben geçtim. Ahmet'in intikamını aldım tabii. Yavuz Bey'in tavla konusunda biraz daha çalışma yapması gerekiyor. Teknik ve taktik öğrenmeli.


Ahmet, Yavuz amcasıyla maç yapıyor.


Bu arada nehir çevresinde kısa tur yaptık. Köprünün üzerinden, diğer yakasından ve karşı kıyıdan bol fotoğraf çektik. Karşı kıyıdan dönüşte, köprü üzerindeyken aniden bir otomobil köprü üzerinde, pek de sağa yanaşmadan ani bir frenle durdu ve el freni çekildi. Arabadan orta yaşlı bir kadın indi. Bizimle sohbet etmek istiyordu. Anlaşmaya çalıştık. Israrla bizi, ilerideki bir dondurmacı dükkanına davet ediyordu. Kadının özellikle bana ilgisi yoğunlaştı. Yanımda hanım olmasa iyi de... Gül Hanım'ın yorumu:

"Kadın cazibine dayanamadı herhalde.... Çatlakkkk..."

Neyse, kadını bir şekilde atlattık. O sırada köprüden geçen diğer araçlar, ne olup bittiğini öğrenmek için yavaşlayarak, meraklarını gidermeye çalıştı.  Kasabanın delisi miydi neydi?








Kasaba dedim de, bir gece geçirdiğimiz Srbobran 12-13 bin nüfuslu küçük bir yerleşim yeri. Macaristan sınırına yakın olduğu için hem Sırp hem Macarlar yaşıyormuş. Sessiz, sakin güzel bir kasaba. Otoyoldan gitseydik  burayı keşfedemezdik. Gerçi otoyoldan gitseydik, Sırp polisine rüşvet vermek zorunda da kalmazdık ya... Gerçi bu bile, gezi anılarımıza renk kattı. Üzüldük, kızdık ama geride tatlı bir anı olarak kaldı.

Çevreyi gezdikten sonra çimler üzerindeki masamızı donattık. Kapıkule'den aldığımız export rakıyı çıkardım. Yavuz Bey'le rakılarken, hanımlar için de şarap açtık. Keyifli bir sohbetle güzel vakit geçirdik. Bu arada, nehir kenarında piknik yapanlar, koşuşturan, oynayan çocuklar, güneşlenenler, köpeklerini gezdirenler.

Bisiklet her yerde.



Manzara harika





Sohbet


Nehrin ortasında balıkçı


Havva ve Gül balıkçıyla sohbette
Rakılarımızı yudumlarken,  okey takımını da çıkardık. Okey oyunu, çevredeki çocukların da ilgisini çekti. Gelip izlediler. Bu arada, bir kız çocuğuna ellerimizi birbirine ve karşıdakine vurarak söylenen tekerlemeyi öğretmeye çalıştım. Özellikle kız çocuklarıyla iletişim kurmak için çok ideal. Türkiye'de hemen hemen tüm kız çocukları, ellerini birbirine ve karşıdaki çocuğun ellerine kimi düz, kimi çapraz vurarak tekerleme söylemiştir. Avrupa'da bu çocuk oyunu pek bilinmiyor galiba. Çok ilgi çekti.

Okeyden sonra Havva Hanım, nehrin kenarından deniz kabuğu topladı. Her biri iriydi.  Bir süre sonra Havva Hanım'a Yavuz Bey de katıldı.



Nehir kenarında romantizm
Akşam da gayet serin geçti. Bu arada, canlı müzik başladı. 3 kişilik grup güzel müzikler yaptı. 30-40 kişi ayakta konseri izledi, yerlerinde dans etti. İçki içip, bir şeyler atıştırdı.

Gül Hanım, Yavuz-Havva çifti uyumak için karavana çekildi ama benim uykum yok. Dolaptan buz gibi bir bira çıkarıp, bir süre konseri izledim. Müzik grubu bayağı bayağı profesyonel. Çok güzel parçalar çaldılar. 30 dakika kadar dinledim. Yorulmuşum ki, ben de karavana çekildim. Zaten bir süre sonra konser de sona erdi.



Hiç yorum yok: